HİZMET İÇİN LİYAKAT ŞART

(Bu röportaj 1 Ocak 2023 tarihinde yapılmıştır)

Alanı dâhilinde gerek kırsal kesimlere gerek köylere gerekse de kent merkezinde düzenlediği gezilerle, toplumun sağlık alanında bilinçlenmesine yönelik sürdürdüğü çalışmaları amaç edinen ve aynı zamanda “Hayallere Köprü Kuruyoruz Derneği” Yönetim Kurulu Başkanı olan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Mehmet Salıcı Kalem Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Orhan Karakaş'a röportaj verdi.

Sağlık ve sağlığın eğitimle bilinçlendirilmesi yolunda, hizmeti kendisine hedef edindiğini belirten Salıcı, Karakaş'ın soruları ışığında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Genelde Adıyaman özelde ise şu an mesai verdiği Kâhta ilçesinde çalışmaktan dolayı son derece mutlu olduğunu ifade eden Salıcı, ileride hedefinin Sağlık Bakanı olmak olduğunu vurguladı.

Hayat felsefesi olarak insanlara hizmeti üzerinde bir vefa borcu olarak gördüğünü ifade eden Salıcı, “kendime, dedeme, aileme verdiğim söz üzerine, toprağıma bir vefa borcumu ödemek için Adıyaman'a geldim.

Becerilerimi daha iyi sunabileceğimi, daha fazla insana dokunabileceğimi düşündüğüm için mesleki çalışma tercihimde Kâhta bölgesini seçtim” dedi.

Gündeme ilişkin halkın önündeki en büyük sorunun bugün hayat pahalılığı olduğunu söyleyen Salıcı, “Halkın gündeminin birinci sırasında ekonomi ve hayat pahalılığı var. İnsanlar hayat pahalılığından dert yanıyorlar” dedi.

Herkesin işin ucundan tutması gerektiğine dikkat çekerek, her konuda bilinçlenmenin önemine işaret eden Salıcı, Karakaş'ın soruları ışığında şunları söyledi:

KARAKAŞ: ÇALIŞMA HAYATINIZDA NEDEN KÂHTA BİRİNCİ TERCİHİNİZ OLDU?

SİZİ KÂHTA'YA BAĞLAYAN FAKTÖRLER NELERDİR?

Tabii ki Adıyaman'ı herkes ikiye ayırır. Suyun bu tarafı bir de suyun diğer tarafı diye tanımlanır. Yine bu tanımlamanın içerisinde bir bütünlük hâkimliktir.

Adıyaman farklı kültürleri ile farklı inançlarıyla tamamen bütünleşmiş kocaman bir ailedir.

Şu an hizmet verdiğim bölge, Kâhta, Sincik, Gerger ve kısmen de Samsat'tır. Buralardan Kâhta Devlet Hastanesi'ne hastalar gelmektedir. Doğum oranı bu bölgede daha fazladır. Nüfus da dolayısıyla daha fazla oluyor. Dolayısıyla hizmet alanınızda daha fazla insana dokunabiliyorsunuz. Yardımcı olabiliyorsunuz. Bu da Kâhta bölgesini seçmemdeki en etkili faktörlerden biridir. Çünkü Kâhta bu saydığım tüm ilçelere hem yakın hem olanaklara sahiptir.

KARAKAŞ: ÇALIŞTIĞINIZ BÖLGEYİ ALANINIZ AÇISINDAN BİR ANLATIR MISINIZ?

NE GİBİ DURUMLAR SÖZ KONUSUDUR?

Adıyaman'a baktığımız zaman, anne ve bebek ölümünün en fazla olduğu yerler, kırsal alanlardır. Yani Adıyaman'ın Doğu Tarafı dediğimiz bölgelerdir. O yüzden de aslında burada insanları bilinçlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Şimdi hep klişe bir söz vardır erken teşhis hayat kurtarır diye. Neden? Eğitimli olduğunuz zaman, Ne zaman doktora gideceğinizi bilirseniz. İşte o zaman bazı şeylerin önüne erken geçebiliyorsunuz. Ancak geç kalınmış vakalarda maalesef üzücü sonuçlar alabiliyoruz.

Mesela bir iki hikâye anlatayım size. Gerger'in kırsalından gelen bir hastam vardı. Doğum esnasında bir takım sıkıntılar yaşanıyor. Bir de bakıyoruz ikinci bebek var. Hasta doktora hiç gitmemiş. Neden gitmesi gerektiğini bilmiyor belki de. Ya da randevu bulamadığı için bir takım sorunlar yaşamış ve gidememiştir. İşte ben bu tür sıkıntılardan etkilenen biri olarak diyorum ki, bunların önüne geçmek için halkı bilinçlendirmek lazımdır. Ben şahsen vakit bulabildikçe köylere ziyaretler yaparak, hastalara, ayaküstü de olsa kadınlarımıza, kadın sağlığı ile ilgili bilgiler veriyorum. Hangi durumlarda hastaneye gitmeleri gerektiğini, hangi durumların onlar için önemli olduğunu anlatıyorum. Belki o zaman bir farkındalık oluşturabiliriz diyorum. Belki o zaman olası bir kanserin önüne geçmiş oluruz diyorum. Erken teşhis ile tedavisi mümkün olan şeyleri önlemiş oluruz.

KARAKAŞ: İNSANLARIMIZI BİLİNÇLENDİRMEK ADINA KIRSAL KESİM GEZİLERİ DÜZENLEDİĞİNİZİ İFA ETTİNİZ. BURADA TEMEL ÇIKIŞ NOKTANIZ NEDİR? PAYLAŞIR MISINIZ?

Mesleğimizde özveri ve fedakârlık olması şarttır.

Annem bana gebeyken 1987 yılında doğum olacağı zaman Gölbaşı'nda kadın doğum hekimi yok. O dönem Besni'ye gitmek zorunda kalıyor. Araçla Besni'ye giderken, tabii ki yollar şimdiki gibi iyi de değil. Besni dağlık bir bölgedir. Aracımız arıza yapıyor. Daha sonra annem o yolda sancı çekiyor. Başka bir araç geliyor, hastaneye varıyorlar. Ve benim doğumum gerçekleşiyor.

Aradan yıllar geçiyor. Ben lise çağındayım, dedemle sohbet ettiğim esnada insanların sağlık için özellikle kadınların farklı il ve ilçelere gittiklerine şahit oluyorum. Dedemle sohbet ederken diyorum dede, “insanlar neden dışarıya gidiyorlar?” burada doktor yok derdi. O da doktor olmadığı için insanların farklı yerlere gittiğini, farklı il ve ilçelerde tedavi gördüğünü anlatıyordu. Derdi ama kafanız bazı şeylere tam ermiyor o yaşlarda. Ve o gün daha lise çağında üniversite sınavına bile girmeden “üniversite sınavında doktorluğu kazanacağım. Ve kadın doğum uzmanı olup kendi memleketime gelerek insanlarımıza hizmet edeceğim” diyordum. Aradan yaklaşık 16-17 yıl geçiyor. Ondan sonra ben kadın doğum uzmanı oluyorum ve memleketime geliyorum. İyi ki de gelmişim. İyi ki de insanlarımıza hizmet ediyorum. Bu benim için hem gurur verici bir durumdur, hem de mutluluğumdur.

KARAKAŞ: ARADAN YILLAR GEÇİYOR. HAYALİNİZ GERÇEĞE DÖNÜŞÜYOR.

ARADAN GEÇEN ZAMANLA BİRLİKTE DÜNÜ VE BUGÜNÜ KIYASLADIĞINIZDA NELERE VURGU YAPMAK İSTERSİNİZ? PROBLEMLER AYNI MI? NEDEN KÖY GEZİLİRİ DÜZENLİYORSUNUZ? NELER ANLATMAK İSTERSİNİZ?

Tabii bu süre zarfında aynı problemler hala devam ediyor.

Ben şu an 35 yaşındayım. Yani 35 yıl geçmiş, 35 yıl boyunca bir probleme çözüm bulunamaz mı? Teşhis var. O halde tedavi de teşhisi yaptıktan sonra mümkündür. Sorunların önüne geçmek lazımdır.

Kâhta Devlet Hastanesi'ne geldim, eşim de Adıyaman Kadın Doğum Hastanesi'nde yapıyor. Daha sonra bir arkadaşım Besni'ye geldi. Besni'de kadın doğum uzmanı olarak görev yapıyor. Pandeminin en yoğun olduğu dönemde Kâhta'ya, göğüs hastalıkları uzmanı olmadığı zaman bir arkadaşımı çağırdım sağ olsun kırmadı beni geldi. Burada onlara ihtiyaç olduğunu anlatarak çağırdık. Hepsi de çok memnun kaldılar.

Herkes kendi evinin önünü süpürürse o zaman o sokak temiz kalır. Tabii artık daha fazlasını yapmak gerekiyor. Kendi evimizin önünü süpürmemiz de yetmiyor, artık bizden mahalleyi süpürmemiz isteniyor. Herkes bir işin ucundan tutmalıdır. Ben Adıyamanlıyım. Adıyaman'da insanlara daha fazla dokunabildiğimi düşündüğüm için geldim. Burada kendi memleketime kendi insanlarıma hizmet ediyorum. Onların sosyolojik yapılarını, dillerini, kültürlerini bildiğim için daha yakın iletişim kurabiliyorum. Eğer siz hasta ile iletişimi iyi kurarsanız, yani sizi bir yabancı gibi görmezse, derdini daha kolay anlatabilir. Siz de derman olabilirsiniz. Şimdi bana hasta geldiğinde ben put gibi dursam, soğuk bir şekilde hastayı karşıladığımı farz edelim, hasta beni hiç tanımıyor, hiç bilmiyor. O an belki şikâyetlerini söyleyemiyor olabilir. Benim o dili çözmem lazım. O dili çözeceğim, bana derdini şikâyetlerini anlatacak ki, ben ona derman olabileyim. Tedavisini verebileyim. İşte bunun için köy gezileri yapıyorum. Bunun için halkın arasına katılıyorum.

Gerger'in bir köyünden hastam vardı. Tedavi amaçlı ilk bana geldiğinde korkuyordu. Bir önceki bebeğini kaybetmişti. Ve erken doğum olmuştu. Gebelik zehirlenmesi yaşamıştı. Bu hastamızla ile öyle güzel bir bağ kurdum ki ağabey kardeş gibi bir bağ kurduk.

Daha sonra köylerine ziyarete gittim. Ve hiç çekinmeden hangi şikâyeti olsa benimle paylaştı. Onun dışında bir köy gezisine daha gittiğimde Besni'nin bir köyüne gitmiştim. Orada kadınların önce çekingen davrandığını, ama biraz sıcak ve samimi olduğunuz zaman aslında size dertlerini, şikâyetini söyleyebiliyor.

KARAKAŞ: GEREK MESLEKİ ANLAMDA GEREKSE DE KÜLTÜREL SOSYAL ANLAMDA ZAMAN ZAMAN GEZİLERİNİZ OLUYOR?

SİZLERE SORDUKLARINDA MESLEĞİNİZİ İFA ETTİĞİNİZ MEMLEKETİNİZ ADIYAMAN'I NASIL TANIMLIYORSUNUZ?

İnsanlarının çok sıcak olduğu, misafirperver bir memleket olarak tanımlıyorum.

Özellikle buraya İstanbul'dan bir arkadaşım, Kocaeli den bir arkadaşım geldi. Eşimin geldiği yer Kocaeli idi. Doğu insanına ait çok bilgileri yoktular. Ama Adıyamanlı insanların onların saygıda kusur etmeyeceğini, aynı zamanda gerçekten onları bağrına basacağını anlatıyordum. Adıyamanlı birini Kâhtalı, Gölbaşılı, Besnili diye ayırmıyorum. Eğer siz onlara bir adım gelirseniz inanın onlar size 10 adım gelirler. Bunu gördüm. Bunları anlattık.

Özetle şunu diyebilirim ki Adıyaman ülkemizin en huzurlu kentlerinden bir tanesidir.

Adıyaman mevsimleri ile yaşanabilecek bir kenttir. Adıyaman insanlarının vatanlarına olan bağlılığı, bayraklarına olan sevgisi ile bilinir. Adıyaman yer altı ve yer üstü zenginlik kaynakları ile bilinir. Adıyaman dünyada eşi benzeri olmayan bir tarihi ve kültürel değerlere sahiptir. Bunun başında Nemrut Dağı gelmektedir. Adıyaman Her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlamaktadır. Adıyaman verimli topraklara sahiptir. Adıyaman bütün kültürlerin bir arada yaşadığı eşsiz güzelliklere sahip bir kenttir. Kısacası Adıyaman memleketimizdir.

KARAKAŞ: ADIYAMAN'IN NE GİBİ BAŞLICA PROBLEMLERİ VARDIR?

Bence Adıyaman'ın en büyük iki tane problemi vardır. Bunlar eğitim ve liyakattir.

Diğerlerinin hepsi, bu iki sorunun sonucudur. Kırsaldaki bir çocuğun sorunu ile şehirdeki bir çocuğun sorunu aynı değildir. Yaşam koşulları ve sunduğunuz imkânlar da çok farklıdır. Bunun içerisinde eğitim de dâhildir. Durum böyle iken diyelim Kâhta'nın bir köyündeki bir çocukla ne yapıyorsunuz, İstanbul'da bir kolejde okuyan bir çocukla aynı yarışa sokuyorsunuz. Peki, yarış sonucu aynı, benzerlik veya eşit düzeyde olur mu?  Dolayısıyla sistem yanlıştır. Şartları ve devlet olarak tanınan eğitim imkânlarını eşitlemek gerekir. Her anlamda bunu sağlamak zorundayız. Daha yakın zamanda Pandemi döneminde çocuklarımız okuldan mahrum kaldılar. Uzaktan eğitim söz konusu oldu. Sormak lazım yöremizdeki çocuklar veya kırsaldaki bir çocuk ne kadar uzaktan eğitim alabildi? Eğitim mutlaka şarttır diyorum.

İkinci problemimiz ise liyakattir. Yani işin ehli olan insanların sorumluluk taşıması gerekir. Bir başka ifadeyle işin ehline görev veya sorumluluk verilmelidir. Bir Liyakat sistemine göre insanların atamaları değerlendirilmelidir. Sadece atama mevzusu değil, seçimler için de bu kriter uygulanmalıdır. Tabii ki tüm kurumlar için söylüyorum. Sağlık için de eğitim için de adalet için de söylüyorum. Şunu hiç unutmayalım, eğer biz Adıyaman'da veya ülkemizin genelinde liyakati getirebilirsek inanınız problemlerimiz bir gecede çözülür. Bakın insanlar diyorlar ki 5 senede bir problem çözülmez. Oysa öyle değildir. Liyakat esaslı bir uygulamada sorunlar bir gecede de çözülür bir günde de çözülür.

KARAKAŞ: BUNDAN SONRAKİ SÜREÇ DÂHİLİNDE NE GİBİ HEDEFLERİNİZ VAR?

Şimdi benim alanımı sağlıktır. Ben sağlıkla ilgili birçok konuya vakıf birisiyim. Dolayısıyla problemleri biliyorum. Teşhisi Biliyorum. O zaman tedaviyi de edebilirim. Tıpta teşhisi bilirseniz tedavisi mümkündür. Elinizden geleni yapabilirsiniz.

Adıyaman'da sağlık ciddi anlamda etkilenmiş durumdadır. Birçok alanda insanlar randevu bulamıyorlar. Doktora gidemiyorlar. Bazı branşlar yok. Onun için çevre illere gitmek zorunda kalıyorlar.

“SAĞLIK BAKANI OLMAK İSTİYORUM”

Benim küçükken de tek bir hedefim vardı. “Sağlık bakanı olmak istiyorum” demiştim. Kendi alanımla ilgili hala da aynı hedef doğrultusunda ilerliyorum. Sağlık bakanı olmak için bugün milletvekili olmanıza da gerek yok. Bakalım kısmet tabii ki bir hayalimiz var. Gerçekleşse de gerçekleşmese de o hayalin orada durması bile bizi motive ediyor. Bizi mutlu ediyor. Dostlarıma da söylüyorum, dost meclisinde de çekinmeden bunu söylüyorum.

Ben bakan olmak istediğimi söylüyorum. Şimdi ülkede bazı şeyleri çözebilmek için yetkinizin olması lazım. Yetki artarsa liyakatli bir şekilde siz de o koltuktaysanız yetkiniz doğrultusunda birçok problemi çözebilirsiniz. Aslında bunu söylemeye çalışıyorum. Belediye başkanıysanız yetkileriniz geniştir, o yetki çerçevesinde bulunduğunuz bölgeye hizmet verebilirsiniz. Yetkiniz ne kadar artarsa o kadar çok insana dokunabilirsiniz. Sonuçta da sorun çözersiniz. Dua alırsınız. Takdir edilirsiniz. Elbette bütün çabam ve emeğim insanlarımıza hizmet etmektir. Görev ve sorumluluk ne olursa olsun.

KARAKAŞ: SİYASETİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

TERCİH ETTİĞİNİZ BİR PARTİ VAR MI?

GÖRÜŞMELERİNİZ OLUYOR MU? PARTİLERDEN TEKLİFLER ALIYOR MUSUNUZ? SİYASET BAĞLAMINDA BİR HEDEFİNİZ VAR MI?

Ben politika yapıyorum. Yaptığım projelerle politika yapıyorum. Bu politikanın boyutu değişebilir. Ama onu da zaman göster. Siyaset de bir hizmet aracı değil midir? Hizmet aracıdır. Toplumumuzda maalesef siyaset kötü algılanıyor. Siyasete girmek kötü bir şey değildir. Aksine siyasete iyi insanların girmesi lazımdır. Liyakatli insanların, bilgili insanların, kültürlü insanların girmesi lazımdır.

Bugün ülkenin başında bakanlık yapmış insanlar siyasete girmekle kötülük mü yapmışlar. Hayır. Bugün bir Turgut Özal, Bülent Ecevit örneği var. Bunlar siyasetin içinde bu ülkeye hizmet etmiş insanlardır. Demek ki siyaset kötü değil aslında. Ama ben farklı bir tabirle söylüyorum politika yapmak istiyorum. Ve politikayı da yapıyorum zaten şu anda. Yaptığım projeler bir politikadır. Sağlık politikasıdır, eğitim politikasıdır. Kendi çapımda bunu yapıyorum.

Sorunuzun bağlamında şunu söyleyebilirim. Resmi olarak ortada bir seçim olmadığı için şu anlık gayri resmi olarak partilerle irtibatımız oldu. Ben tüm partilerle görüşüyorum. Çünkü benim bakış açım partiler üstü siyasettir. Altını çiziyorum, herhangi bir görüşten kaynaklanan bir tarafa kanalize olmuş durumda değilim. Çünkü doğru bulduğum şeyler var. Yanlış bulduğum şeyler var. Dolayısıyla da ben kendi görüşümü kendi fikrimi partiler üstü olarak görüyorum ve tanımlıyorum.

KARAKAŞ: SAHA ÇALIŞMALARINIZIN OLDUĞUNU SÖYLEDİNİZ.

EĞİTİMSEL AMAÇLI FAALİYETLERLE KIRSAL KESİMDEKİ İNSANLARLA BİR ARAYA GELİYORSUNUZ. PAYLAŞIMLARINIZ OLUYOR. İLETİŞİMİ ÖNEMSİYORSUNUZ. BAKILDIĞINDA SİZE KARŞI DUYULAN TEVECCÜHÜ NASIL GÖRÜYOR VE YORUMLUYOR SUNUZ?

Şöyle ki ben normal bir hekimlik yapsaydım, sadece bir hekim olarak işimi yapsaydım, sizinle şu anda bu röportajı gerçekleştirmiyor olurdum.

Evet, köy gezilerim oluyor. Kırsal kesimle iyi diyaloglarım var. Elbette kent insanlarıyla da iyi bir iletişim içerisindeyim. Çeşitli başlıklar altında istişarelerimiz oluyor. Sohbetlerimiz oluyor. Geleceğe yönelik ve mesleki alanımla ilgili bilinçlendirmeye yönelik olarak çeşitli toplantılarımız oluyor. Duyulan ilgi ve teveccühten dolayı son derece mutluyum. Çünkü bu mutluluk karşılıklı iletişimin sonucu olarak doğuyor.

Bakınız Orhan Bey, toplum siz bazı şeyleri yaptığınız zaman diyelim ki köy gezilerine gidiyorsunuz, bazı projeler üretiyorsunuz, işinizde de iyisiniz, toplum hemen olumlu bir yakıştırmada bulunuyor. Mesela anketler yapılıyor. Hocam İşte birinci çıktınız. Belediye başkanı olun. Bir gün kalkıyorum belediye başkanıyım. Bir gün kalkıyorum milletvekiliyim. Manava gidiyorum hocam siyasete politikaya atılırsanız sizinle beraberiz. Fırına giderken, markete giderken hep böyle aziz halkımızın destekleriyle karşılaşıyorum. Yani ben kendi hedeflerimi dile getirmeden, halk dile getiriyorsa burada demektir ki bir güç veya bir teveccüh söz konusudur. İnsanların sizleri bir takım yerlere görmek istemeleri gerçekten iyi bir şeydir. Bir kere yaptıklarınızın çok doğru olduğu anlaşılıyor. Bir kere insanlar size bir takı sorumluluklar yüklemek istiyor hizmette bulunmak için.

Şahsi fikrim olarak herhangi bir yere aday adaylığını kendi adıma doğru bulmuyorum. Neden doğru bulmuyorum bugün ben çıkıp diyebilirim mesela ben milletvekilliğine adayım. Ya da belediye başkanlığına adayım diyebilirim. Ama önemli olan halkın sizi oraya yakıştırmasıdır. Halkın gönlüne girebildiysem benim için önemli olan budur. Hani bir laf vardır görev alınmaz, görev verilir derler. Evet, bu çok önemli bir sözdür. Eğer siz bir işi iyi yapıyorsanız, o iş ile ilgili görev eninde sonunda size verilecektir. Halkın sesi en güçlü sestir.

KARAKAŞ: HALKIN İÇERİSİNDESİNİZ. DOLAYISIYLA GÜNDEMDE NELER VAR. NE GİBİ SORUNLAR ÖNE ÇIKIYOR?

Halkın gündeminin birinci sırasında ekonomi ve hayat pahalılığı var. İnsanlar hayat pahalılığından dert yanıyorlar. Hükümet de bu sesi duyup ona göre bazı politikalarla en son EYT meselesi ve maaşlara zam kararı aldı. Asgari ücret bir miktar arttı. Tabii ki hayat pahalılığı devam ediyor. Ama bizim daha çok konuşmamız gereken şey aslında eğitimdir. Eğer biz ülkede eğitim sistemini geliştirebilir ve Liyakat sistemini getirirsek, enflasyonun belini ancak o zaman kırarız diye düşünüyorum. İşin ehli adamlar ekonominin başına geçerlerse elbet problemler çözülecektir. Bir gün aldığımız şeyin yarın fiyatının ne olacağını kestiremiyorsak burada ciddi bir sorun var demektir. Bunun önüne geçmemiz lazımdır.

KARAKAŞ: DÜNYA GENELİNDE BİR SALGIN DÖNEMİ YAŞANDI.

BİR DOKTOR OLARAK BU SALGIN HALEN CİDDİ BİR TEHDİTTİR DİYOR MUSUNUZ? NELER DİKKAT EDİLMELİDİR?

Dünya genelinde bir salgın yaşadık. Covid-19 Pandemi süreci çok çetin geçti. Ancak ülkemizde diğer devletlere kıyasla az riskle atlattık diyebilirim. Tabii ki ülkemiz de etkilendi.

O dönemde nasıl bir alışkanlığımız oldu? Mesela her ortamda kolonya kullanmaya başladık. Eskiden her eve gittiğimizde kolonya tutulurdu değil mi? Bakın aslında kendi kültürlerimiz adet ve geleneklerimiz bizi bazı şeylerden çok çok önce koruyormuş. Ne oldu peki? Bu tür alışkanlıklarımızın aslında çok değerli olduğu görüldü. Ya da bir maske alışkanlığımız başladı. Mesela bir enfeksiyon halinde nelere dikkat etmemiz gerektiği öğrenildi. Aslında soluduğumuz havanın ne kadar kıymetli olduğu öğrenildi. Yaşadığımız özgür yaşamın ne kadar değerli olduğu öğrenildi. Çünkü evlere tıkalı kaldık. Dışarı çıkamadık.

Virüsler her zaman vardır. Önemli olan tedbirli yaşamaktır. Covid-19 geçen sene veya bir önceki sene gibi etkili değilse de tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Eski ölümcül gücünü kaybetmiş durumdadır. Özellikle temizliğe dikkat edelim diyorum. Hayatımızın her anında bu bilinç ile hareket edelim.

KARAKAŞ: 2022 YILINI GERİDE BIRAKTIK. DEĞERLENDİRMENİZ NE OLUR?

2023 YILI İÇİN BEKLENTİLERİNİZ, TEMENNİLERİNİZ NELERDİR?

2022 yılı ülkemiz açısından, halkımız açısından özellikle hayat pahalılığı açısından iyi geçmedi.

Kendi açımdan izlediğim hedefe adım adım gittiğimi görüyorum. Bazı noktalara dokunduğum zaman gerçekten onların kıymetli olduğunu hissedebiliyorum. Gece yastığa başıma koyduğumda vicdanen ben rahat uyuyabiliyorum. Benim için en önemli şey budur. Para, mal mülk, hepsi geçicidir. Vicdanen rahatsanız, yani kendinize bir şey katabilmişseniz, topluma herhangi bir alanda sağlık, eğitim, kültür, spor alanı hiç fark etmez, bir tuğla koyabilmişseniz gerçekten benim için önemli olan şey budur. 2022 yılında ben kendi açımdan değerlendirdiğimde bunu yaptığımı düşünüyorum. Fazlasıyla yaptığımı düşünüyorum. Ama yetmez. Hep daha fazlasını yapmak lazımdır. Bugün 10 tane insana dokunabiliyorsan, yarın 100 tane insana ulaşabilmeliyim.

Benim fikirlerini aldığım, fikirlerini önemsediğim analizlerine güvendiğim bir ekibim var. Hayat bir satranç gibidir. 2 tür insan vardır. Hayatı dama gibi yaşayanlar ve hayatı satranç gibi yaşayanlar. Satranç gibi yaşayanlar 2-3 hamle sonrasını hesap edebilir. Ve ona göre hayatını Dizayn ederler. Dama gibi yaşayanlar ise akşam ne yapacağını bilmezler. Onun içindir ki hayatı hep satranç gibi yaşamak lazımdır. Ancak o zaman kazanabilirsiniz. Siz kazanırsanız toplum kazanır. Eğer toplumu yaptığımız projelerle, söylediğimiz sözlerle, insanlığımızla, samimiyetimizle geliştirebilirsek işte o zaman bu toplum kazanacaktır.

“MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİM”

Ve benim 2023 yılı açısından en büyük temennim de Adıyaman'ın gerçekten hak ettiği seviyeye ulaşabilmesidir. Bunun için de var gücümle bütün çabamla emeğimle mücadele etmeye devam edeceğim. Tabii ki sevgi dışında hiçbir zaman Mehmet Salıc'ın ağzından herhangi bir nefret söylemi çıkmadı, çıkmaz. Her zaman yüreğimde bir sevgi vardır. İnsanlar hata yapabilir. Önemli değil, hatayı da kabullenmek lazımdır.

2023 yılında ülkemiz için huzur ve barış istiyorum. Sevgi istiyorum, mutluluk istiyorum. Artık kutuplaşmaların önüne geçmemiz lazımdır. Biz birbirimizle büyük bir aileyiz. Birlikte yaşamakla, ırk, dil, din ayırımı yapmadan bir bütünlük içerisinde ülkemizi yarınlara taşımalıyız. Bu duygularla herkese mutlu bir yıl diliyorum.

Kalem Medya Grubu olarak da duyarlılığınız için sizlere Orhan Beş şahsınızda teşekkür ediyorum.

KARAKAŞ: DOKTOR MEHMET SALICI KİMDİR?

KENDİNİZİ KISACA TANITIR MISINIZ?

1987 Yılında Adıyaman Gölbaşı'nda doğdum.

İlk, Orta ve Lise öğrenimimi Gölbaşı'nda tamamladım.

Yüksek öğrenimimi Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tamamladım.

Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Kadın Hastalıkları ve Doğum alanında ihtisasımı tamamladım.

Ve ardından kendime, dedeme, aileme verdiğim söz üzerine, toprağıma bir vefa borcumu ödemek için Adıyaman'a geldim.

Becerilerimi daha iyi sunabileceğimi, daha fazla insana dokunabileceğimi düşündüğüm için mesleki çalışma tercihimde Kâhta bölgesini seçtim.

Yaklaşık 1-2 yıl Kâhta Devlet Hastanesi'nde Kadın Doğum Uzmanı olarak görev yaptım. Şimdi de Kâhta Devlet Hastanesi'nin karşısında özel bir klinik açarak, insanlarımıza sağlık alanımızla ilgili hizmet vermekteyim.

(Bu röportaj 1 Ocak 2023 tarihinde yapılmıştır)