İstanbul Barosu Avukatlarından Celal Haras, yaşanan 6 Şubat Depremi ile ilgili gazetemize bir değerlendirmede bulundu.
Kalem Medya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Orhan Karakaş'a 6 Şubat Depremi ve sonrası süreç ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Haras, herkesin yanlışlardan ders çıkarmasının önem arz ettiğini belirtti.
Depremin ilk 3 günü depremzedelerin çaresizlik içerisinde yardım beklediğine dikkat çeken Haras, “Türkiye bir deprem kuşağında yer almaktadır. Dolayısıyla her an depreme hazırlıklı olmak gerekiyor. Özellikle AFAD her şehirde bu bağlamda tedbirini almalıdır” dedi.
6 ŞUBAT DEPREMİ BÜYÜK BİR YIKIM OLDU
6 Şubat Depremi büyük bir yıkım oldu.
11 ilimiz etkilendi. Çok büyük acılar yaşandı.
Deprem herkesi sarstı. Doğudan batıya herkes çaresizlikten kıvrandı.
Ancak deprem bölgesinde yaşayanlar fiili imkânsızlıklardan resmen kırıldılar.
Direkt depremzede olsun ya da dolaylı olsun vatandaşların devleti yönetenlere olan inancın sarsıldığını düşünüyorum. Çünkü bilindiği üzere depremden sonra çok geç müdahale edildi. Eksiklikler çoktu. İnsanlarımız çaresizlikler içerisinde ilk üç gün büyük sıkıntılar yaşadılar.
Türkiye bir deprem kuşağında yer almaktadır. Dolayısıyla her an depreme hazırlıklı olmak gerekiyor. Özellikle AFAD her şehirde bu bağlamda tedbirini almalıdır.
SORUMLULAR HESAP VERMELİDİR
Elbette öncesine de değinmek lazımdır. Deprem öncesinde denetimsiz binaların çokluğunu herkes biliyordu. Burada başta belediyelerin denetimlerinde büyük ihmallerin olduğu gözler önündedir. Riskli alanları imara açmalar oldu. Bunun üzerine her ne kadar STK'lar, Mimarlar Odası veya vatandaşlar itirazda bulunmuş olsa da dinlenmedi. Yaptıkları yanlışlarda ısrar ettiler.
Ben bir kez daha buradan duyuruyorum. Yanlışa kim, kimler imza atmışsa yargı önünde hesap sorulmalıdır. Aksi takdirde yanlışta ısrar devam eder.
Bir şeyin daha altını çizerek ifade edeyim. Bu aralar enkazların, molozların bile taşınırken insanların sağlığı düşünülmeden maliyet hesaplanırken yapılması çok yanlıştır.
KADASTRO KANUNUNDA SAÇMA BİR MADDE VAR
Deprem sonrası birçok şey söylenebilir ama en önemlisi şunu söyleyebilirim.
Kadastro Kanununda saçma bir madde var. Deprem ve kent tasarımı anlamında saçma olarak değerlendiriyorum. O da şudur. Eğimi yüzde 40'ın üzerinde olan tarıma elverişli olmayan araziler kadastro harici bırakılıyor. Haliyle kadastro harici de bırakılanca da doğal olarak da devlet arazisi oluyor.
ADIYAMAN'IN KUZEYİ DEPREM AÇISINDAN GÜVENLİ YAPILAŞMAYA MÜSATTİR
Adıyaman'ın Kuzeyinin tamamı, yükselti alanları için söylüyorum, Pirin Kaya Mezarları hariç deprem için güvenli yerleşim alanlarına müsaitken, çok önceden düşünmemesi ve tarım arazilerine yapı yapılması büyük bir hatadır. İnşallah bu depremden ders alınır ve böyle yanlışlara bir daha müsaade edilmez.
4 KATIN ÜZERİNDEKİ YAPILAR İNSANLIK DIŞIDIR
Deprem sonrasına bakıyoruz, mağdurlar nerdeyse çaresiz. Öncesinde durum böyleydi. Bakıyorsunuz her tarafta uygunsuz imar planları almış başını gidiyor. Çarpık yapılaşma keza öyle. Dikey mimariden neredeyse birçok yerleşim yerinde gökyüzü kapandı. Maalesef bu yanlışta ısrar ısrar devam ediyor.
Deprem için olmazsa bile 4 katın üzerindeki yapılar insanlık dışı yapılardır.
Büyükşehir yasası ile birlikte yapı ruhsatlarının çoğu bakanlığa geçtiği için bu durumda yerel belediyelerin çokta yetkisi kalmadı. Herkes kafasına göre yapılar yapıyor.
Baktığımızda birçok yasada çelişki var. Örneğin imar kanunu ile ihale kanunu birlikte düşünülerek mi çıkarılmış? Hayır. İmar kanunu var ama genellikle toplu yatırımlar ihale sürecinden geçiyor. İhale kanunu son 10 yılda 170 kez değiştirilmiş. Bu durumda insanların bireysel manada itirazda bulanacağı bir yer yok. Çünkü kendi bildiklerini okuyorlar.
Şunu söyleyeyim; insanlar bir araya gelecekler. Yasal çatılar kuracaklar. Ve siyasi iradeye haklar çerçevesinde baskı yapacaklar. Başka bir çaresi yok.
EV ALIRKEN HER BİNANIN MAKET VE NUMUNESİ ŞART OLMALI
İnsanlar ev alırken, hangi evi almayım, hangi ev sağlamdır diye bakmalıdırlar.
Bakınız gömlek aldığınız da bile yıkama talimatı üzerinde vardır. Dolayısıyla bu örnekten hareketle yasal olarak her binanın maket ve numunesinin olması şart olmalıdır. Binanın girişinde hangi şirket zemin etüdü yaptı. Hangi malzemeler kullanıldı. Ne kadar kullanıldı. Yapı denetim şirketi kim. Bunu kim onaylamış. İmzaları atan, yapı denetim şirketinin onayını kabul eden belediyenin yetkilisi kim. Dolayısıyla ben bir ev alırken yani vatandaşlar, aldığı evin yapısını bilmelidirler. Ancak bunu öğrenecek, soracak bir merci yok.
Sözlerime son verirken sizleri Kalem Medya Gazetesi olarak bir kez daha duyarlı gazetecilik anlayışınızdan kutluyorum.
HABER / RÖPORTAJ: ORHAN KARAKAŞ KALEM MEDYA GAZETESİ